Kadim Anadolu Eserlerinden Seçmeler'de Haluk Mimaroğlu, Appianos'un "Roma Tarihi" adlı kitabının Anadolu ile ilgili bölümlerini tanıtıyor.
Ben Haluk Mimaroğlu. Kızım Gülnar'la birlikte geçen hafta tanıtmaya başladığımız Appianos'un Roma Tarihi adlı kitabın Anadolu ile ilgili bölümleriyle programımıza devam ediyoruz. Okan Demir'in Helenistik Dünyada Roma adı altında çevirdiği bu kitabın İllyria, Syria, Makedonia ve Mithradates adlı bölümlerinde Rumeli’de ve Anadolu'da İskender sonrası bağımsızlığa kavuşan krallıkların birbirleriyle ve Romalılarla mücadelesi anlatılmaktadır. Bu dönem Roma'nın Cumhuriyet dönemidir.
Yıllarca krallar tarafından yönetildikten sonra M.Ö. 500’lerde kurulan Roma Cumhuriyeti, halk meclisi tarafından seçilip, senato tarafından bir yıllık süre için atanan iki konsül tarafından yönetilmektedir. Halk meclisi kanunları yaparken, savaşlara karar vermek, savaşı ve orduyu idare edecek konsülü görevlendirmek, elçiler gönderip kabul etmek, anlaşmalar yapmak senatonun görevi idi. Resmi olarak SPQR yani Senato’nun ve Halk’ın Roması diye adlandırılan Roma Cumhuriyeti, M.Ö. 300’lerde İtalya yarımadasının tamamına hakim oldu. Roma’nın Sicilya, Sardunya ve Korsika adalarına doğru genişlemesi, Kuzey Afrika kıyılarına hakim olan Kartaca’nın Akdeniz’deki hakimiyetini tehdit etmeye başladı. M.Ö. 200’lerde ünlü Kartacalı komutan Hannibal’in yıllarca süren İtalya seferine rağmen Romalı Komutan Scipio’nun Kartaca’yı yıkması Roma’nın Akdeniz’deki hakimiyetini sağladı. Sıra Adriyatik Denizi’ne gelmişti. Romalılar, Adriyatik kıyılarına sefer düzenleyip İllyrialı korsanları yok etti, ticareti ele geçirdi ve bugünkü Arnavutluk kıyılarında bir bölgeyi alıp Balkanlara ilk adımını attı.
Appianos, kitabının Makedonia başlıklı bölümünde, İskender soyundan gelen Makedonya Kralı V. Philippos’tan bahseder. Philippos, Kartacalı komutan Hannibal’in İtalya seferini fırsat bilip Roma’ya savaş açar. Philippos işbirliği için İtalya’da bulunan Hannibal’e elçiler gönderir. Ancak, Romalılar Philippos’un elçilerini yakalayıp Philippos’un yayılmacı niyetini öğrenir. Böylece, Makedonya Krallığı ile Roma Cumhuriyeti arasındaki kimi zaman savaş, kimi zaman diğer düşmanlara karşı işbirliği ile karışık ilişkiler başlar ve yıllarca sürer. M.Ö. 168’de konsül Paullus komutasındaki Roma ordusu Makedonya Kralı Perseus’u yener ve Balkanlarda Roma hakimiyeti kurulur. Ancak Makedonya’nın kuzeyinde, Adriyatik’ten Karadeniz’e, Balkan Dağları’ndan Marmara’ya kadar uzanan bölgede yaşayan kavimler neredeyse iki yüzyıl daha Romalılara direnir. Appianos, bu kavimlerden İllyrialıların ve Thrakialıların hikayesini kitabının İllyria başlıklı bölümünde anlatır.
Appainos’un anlattıklarına göre, Makedonia ile Thrakia’nın ötesinde yaşayanlar İllyrialı olarak adlandırılır. Efsaneye göre, tek gözlü Kyklops’un üç oğlu vardır. Adları Keltos, Illyrios ve Galas’tır. Bunlar sırasıyla Kelt, Illyria, ve Galat halklarını yönettiler. Bunlardan Taulantii, Dardani, Scordisci, Triballos gibi pek çok halk türedi. Bunlar birbirlerine zarar verdi. Bazı Keltler Doğu’ya Alpler üzerinden İtalya’ya gittiler ve Roma’ya saldırdılar. İleride değineceğimiz bazı Kelt kavimleri de Batı’ya giderek, Byzantion üzerinden Anadolu’ya geçti Galatia’da yüzyıllarca hüküm sürdü.
Appianos’un anlattıklarına göre, İllyrialılar, özellikle Scordisci, Maedi ve Dardani halkları hep birlikte Mekadonia ile Hellas’ı yeniden işgal ettiler, Delphi dahil pek çok tapınağı yağmaladılar. Romalılarla savaşıp durdular. Romalılar, ancak M.Ö. 33’te, İmparator Augustus zamanında tüm İllyria’da tam bir hakimiyet elde edebildiler. Adriatik kıyılarındaki İllyria kabilelerinin Doğu’sunda, Karadeniz’e kadar yayılan bölgede en az İllyrialılar kadar savaşçı Thrak kabileleri de Roma’nın yayılmasına karşı koydular. Marmara kıyılarından Tuna Nehrine kadar bölgede yaşayan Thrak kavimleri de Roma’ya direnmekle kalmayıp, İstanbul Boğazını aşıp Marmara Bölgesinde Thrakyalı Bithynia Krallığını kurdular.
Ne yazık ki tarihimize ve coğrafyamıza bu kadar yakın olan, İllyada destanında bile adı geçen bu kavimlere ait bilgiler tarihçiler kadar, bizlerce de görmezden gelinip Hellen örtüsü altında kalmıştır. Ancak son zamanlarda Balkanlar’da ve yurdumuzda yapılan kazılarda, anıt mezarlarda, tümülüslerde bulunan eşşiz eserler, kemerli yapılar Hellenist tarihçilerin geçiştiremeyeceği kadar zengin bir kültürün örneklerini ortaya çıkartmaktadır. 500 yıl boyunca Perslere, İskender’e ve Romalılara direnen bu kavimlerin medeniyeti, yazılı olmasa da göz ardı edilemez. Bu kavimlere komşu olan Makedonların, Hellenlerin ve kadim Anadolu halklarının hatta bizlerin bile bu kavimlerden etkilenmiş olduğumuz aşikardır. Neyse ki, Appianos ve benzeri kadim yazarlar sayesinde tarihin karanlık sayfalarında kalmış Trakya bölgesine adını veren Thrakları, Bursa’ya adını veren Trakyalı Bythinia Kralı Prusias’ı, Dardanel Boğazına adını veren Dardanialıları, Üsküdar semtimize adını veren Skitialıları ve daha nice halkları tanıma imkanı bulabiliyoruz. Gönül ister ki bu kadim halkların şiirlerinden sözlerine, adetlerinden giysilerine, inançlarından davranışlarına kadar günümüze ulaşan kalıntılarını araştırıp, bulup, sahiplenip, değerlerimize değer katmaya devam edelim. Appianos’un yurdumuzu ilgilendiren diğer bölümlerine geçmeden bir müzik arası verelim ve Arany Zoltan’ın Trakya Folk Müziğinden bir parça dinleyelim.
Açık Radyo 95.0, Kadim Anadolu Eserlerinden Seçmeler programındayız. İskenderiyeli Appianos’un Roma Tarihi adlı kitabının tanıtımı ile programımıza devam ediyoruz. Appianos’un kitabının Syria adlı bölümünde İskender’in ölümünden sonra komutanlar tarafından paylaşılan Pers ülkesinin Doğu tarafları Seleukos’a kalır. Zaman içinde Perslerin devamı olan Parthlar, Fırat’ın doğusundaki bölgeleri geri alır, sadece Fırat nehri civarındaki Suriye toprakları Seleukos sülalesi yönetiminde kalır. Mısır, Anadolu ve Suriye’nin Akdeniz sahillerinde İskender’in komutanlarından Ptolemaios sülalesinin yönetimi devam etmektedir. Makedonya’yı İskender’in soyundan gelen krallar yönetmektedir. Ege’de Pergamon Krallığı, Marmara’da Bythinia Krallığı, İç Anadolu’da Trakya’dan gelip yerleşen Galatialar, Kapadokya’da ve Karadeniz’de ise Pers satrapların yönetiminde Pontus Krallığı hüküm sürmektedir.
Appianos’un kitabının Syria adlı bölümünde Syria kralı Seleukos sülalesinden III. Anthiokos’un ülkesindeki isyanları bastırıp kaybedilen toprakları ülkesine kattıktan sonra Batı’ya doğru seferlere çıkması anlatılmaktadır. Başarıları neticesinde Büyük Anthiakos olarak anılmaya başlayan kral, ilk olarak Ptolemaiosların Akdeniz sahillerindeki Suriye ve Kilikya bölgelerini alır. Hedefinde Ege sahilleri ve Çanakkale üzerinden Makedonya vardır. Niyeti İskender İmparatorluğunu yeniden kurmaktır.
Büyük Anthiakos’un bu hedefleri Roma’nın yayılma hedefleri ile çelişmektedir. Roma bu sıralarda güçlenmiş, Roma senatosu elçiler göndererek bölgedeki gelişmeleri bir taraftan takip ederken, diğer taraftan olayları kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmeye başlamıştı. Anthiakos’un kısa sürede Ptolemaiosların idaresindeki Kilikya ve Akdeniz’deki Suriye kıyılarını ele geçirmesi, İoania ve Hellespond üzerinden Thrakia’ya geçmesi Romalıları harekete geçirdi. Önce Roma senatosu elçiler göndererek Anthiakos’a tehditler savurdu ancak Anthiakos bu tehditleri dinlemedi. Roma senatosu, güçlü bir orduyla Anthiakos’u önce Trakya’dan kovdu, sonra Anadolu’ya geri çekilen Anthiakos’un peşinden giderek Manisa’da kesin yenilgiye uğrattı. M.Ö. 188’de imzalanan Apameia Barış Anlaşması’na göre Anthiakos, Toroslara kadar Anadolu’daki Roma hakimiyetini kabul etti. Roma’yı baştan beri destekleyen Pergamon krallığı da kendi isteği ile MÖ133’te Roma Cumhuriyeti’ne katıldı.
Appianos’un anlatımı ile Roma Cumhuriyeti’nin senatosu, elçileri, konsülleri ve güçlü ordusu ile Anthiakos’u bahane ederek Anadolu’yu nasıl adım adım ele geçirdiğini bir de Gülnar’ın sesinden dinleyelim;
İskenderiyeli Appianos’un Roma Tarihi kitabı – Syria – 1. bölüm
Antiokhos; Syria, Babil ve diğer bazı halkların kralıydı. Fırat Nehri civarındaki toprakları yöneten Seleukos soyundan altıncı hükümdardı. Ülkesindeki isyanları bastırdı, daha pek çok büyük başarı elde etti. Büyük Antiakhos olarak adlandırıldı. Güveni artan Antiakhos, Mısır Kralı Ptolemaios’a ait olan Akdeniz sahillerindeki Kilikya ve Syria topraklarını ele geçirdi. Büyük hedefler peşinde koşmaya devam eden Antiakhos, Ege sahillerinde, Hellespontos, Aiolia, ve İonia’ya saldırdı. Eskiden Asya krallarına tabi olan bu bölgelerin şimdi kral olduğu için kendisine ait olduğunu düşünüyordu. Daha sonra Avrupa'ya geçerek Thrakia'ya yürüdü. Khersonessos’u yani Gelibolu’yu tahkim etti.
İskenderiyeli Appianos’un Roma Tarihi kitabı – Syria – 2. bölüm
Fakat bu hamlesi Romalılar ile anlaşmazlığın fitilini ateşledi. Bölgedeki kentler Anthiakhos tarafına geçti. Smyrne yani İzmir, Lampsakos yani Lapseki ve ona direnen diğer halklar, Makedonia’da bulunan Roma komutanı Flaminius’a bir heyet gönderdi. Seleukos Kralı Antiakhos ile Roma Komutanı Flaminius'un elçileri görüşmelere başladı. Ancak bunlardan herhangi bir sonuç çıkmadı. Böylece hem Romalılar, hem de Antiakhos birbirlerine uzunca bir süre şüphe ile yaklaştı. Egemenliğini genişletmek ve Avrupa'ya geçmek isteyen Antiakhos, önündeki tek engelin Romalılar olduğunun farkındaydı. Bu arada Akdeniz kıyılarındaki Syria ile Kilikya'yı kaybeden Mısır Kralı Ptolemaios’un elçileri, Roma'ya gidip Antiakhos’u şikayet ettiler. Romalılar hemen Antiakhos’a bir heyet gönderdiler, Antiakhos’a uyarıda bulundular. Zira, Makedonya Kralı Philippos’un ve Mısır Kralı Ptolemaios’un topraklarını şimdi Antiakhos’un kontrol etmesi uygun değildi. Ayrıca Antiakhos’un büyük bir donanma ve orduyla birlikte Asya kıyılarına gelmesine, Avrupa'yı işgal edip burada şehirler inşa etmesine ve Thrakia’yı boyunduruk altına almasına karşıydılar. Antiakhos, Trakia'nın atalarına ait olduğunu, Ptolemaios ile de akraba olduğunu ve yakın zamanda onunla evlilik yoluyla da bağ kuracağını söyledi. Ayrıca, ‘Ben İtalya ile ilgili meselelere burnumu sokmazken, Romalılar hangi hakla Asya'ya müdahale ediyor anlamış değilim’ dedi. Böylece iki taraf herhangi bir sonuca varamadan ayrıldı.
İskenderiyeli Appianos’un Roma Tarihi kitabı – Syria – 5. bölüm
Artık Romalılara karşı savaşa karar veren Antiakhos, komşu krallarla evlilik yoluyla bir takım ittifaklar kurmayı amaçladı. Mısır kralı Ptolemaios’u kızı Kleopatra ile evlendirdi. Suriye kıyılarını evlilik hediyesi olarak geri verdi. Kapadokya Kralı Ari-arathes’e kızı Antiokhis’i verdi. Kalan son kızını Pergamon kralı Eumenes’e gönderdi. Fakat Antiakhos’un Roma'ya karşı bir evlilik ittifakı yapmaya çalıştığını anlayan Eumenes, evlenmeyi reddetti.
İskenderiyeli Appianos’un Roma Tarihi kitabı – Syria – 6. bölüm
Galatia halklarını bir taraftan armağanlar göndererek, diğer taraftan da korkutarak ittifaka zorladı. Sonra Ephesos'a döndü. Bir elçi heyetini Roma'ya gönderdi. Kral Antiakhos’un Romalılarla dost olmak istediğini söyledi.
İskenderiyeli Appianos’un Roma Tarihi kitabı – Syria – 7. bölüm
Aralarında Komutan Scipio’nun da bulunduğu Roma elçileri, Antiakhos’un amacını test etmek ve askeri hazırlıklarını gözetlemek amacıyla Antiakhos ile görüşmeler yapmaya geldi. Bu görüşmelerde ilerleme sağlanamadı. Sonuç olarak Roma elçileri onunla herhangi bir anlaşmaya varamadan Roma’ya döndüler. Antiakhos, düşüncesizce hareket etmeye başladı. 10 bin kişilik ordusuyla Euboia’ya yelken açtı. Romalıların bazılarını öldürdü, geriye kalanını esir aldı. Thebai’nin desteğini kazandı.
İskenderiyeli Appianos’un Roma Tarihi kitabı – Syria – 15. bölüm
Antiakhos’un Hellas’ı işgal ettiğini ve vatandaşlarını öldürülüp esir alındığını öğrenen Romalılar, savaş kararı için oy kullandılar. Böylece uzun süredir birbirlerine şüpheyle yaklaşan Antiakhos ile Romalılar arasında ilk savaş resmiyet kazanmış oldu. Romalılar, Antiakhos’a karşı 60 bin kişilik ordu oluşturdu. Bunu duyan Makedonya Kralı Philippos, Romalıların tarafına geçti. Romalılar, consul Lucius Scipio’yu ve kardeşi Kartaca fatihi komutan Publius Scipio’yu görevlendirdi. Bithynia Kralı Prusia da Romalıların tarafına geçerken, Pergamon kralı Eumenes de Romalıların tarafındaydı. Antiakhos, Gelibolu’dan geri çekilmeye başladı. Antiakhos’un geri çekildiğini gören Scipio kardeşler hemen harekete geçtiler ve Sardeis, Manisa’ya vardılar. Antiakhos, elçi gönderdi, bazı şehirleri iade edip, savaş masraflarını yarısını ödemeyi teklif etti. Scipios kardeşler ortak bir yanıt verdiler, ‘Antiakhos barış arzu ediyorsa yalnızca İonia ve Aiolia şehirlerini değil, Torosların bu tarafında kalan tüm topraklardan vazgeçmeli ve tüm savaşın masraflarını karşılamalı’. Bunun üzerine Antiakhos, savaş hazırlıklarına başladı. 70 bin kişilik bir orduya sahipti. Zırhlı Galatialılar, Makedonyalı süvariler, Kapadokialı paralı askerleri vardı. Phyrigia, Lykia, Pamphilia, Pisidia, Girit, Tralleis ve Kilikia’dan edindiği sapancı, okçu, ciritçi ve piyadeler de ordusunda hazır bulunuyordu. Bunlara ilaveten Dahae, Mysia, Elmais ve Arabia halklarından gelen okçular vardı. Antiakhos, Manisa’da Yamanlar tepesi, Sipylos yakınlarında kamp kurdu. Düşmanla arasına Gediz’in kolu Phrygios Nehri’ni aldı. Hastalanan komutan Scipio’nun yerine geçen Domitius nehri aştı, Antiakhos’un karşısına geçti. Peregamon Kralı Eumenes’in kuvvetleri saldırıya geçti. Düşman develerini ve savaş arabalarını yok etti. Dominius da süvari ve hafif silahlı askerleriyle Antiakhos’un kampını ele geçirdi. Antiakhos kaçmaya başladı. Sardeis, Manisa’dan sonra, Kelainai’ye yani Dinar’a, oradan da Syria’ya çekildi. Antiakhos Roma konsülü Lucius Scipio’ya barış için elçiler yolladı. Scipio’nun öne sürdüğü tüm şartları kabul etti. Kararlaştırılan şartlar Roma Senatosu tarafından kabul edildi.
Appianos’un anlattıklarından, Roma’nın sık sık değişen komutanlara rağmen güçlü senatosunun idaresinde istikrarlı ve kararlı bir şekilde, adım adım Anadolu’nun Ege ve Akdeniz sahillerindeki bölgelerde hakimiyet kurmasına tanık olduk. Ancak ezelden beri Karadeniz’de Pontus satraplığını idare eden Pers asıllı Mitradates sülalesinden Pontus Kralı VI. Mithradates, Roma hakimiyetine şiddetle karşı çıkar. VI. Mithradates’in yıllarca süren direnişi Appianos’un kitabının Mithradates bölümünde uzun uzun anlatılır.
Mithradates, bir taraftan İç Anadolu’da, Kappadokya’da, diğer taraftan Marmara bölgesinde Bythinia Krallığı’nda hak iddia eder. Uzun yıllar Kartaca’dan sonra Roma’nın en büyük düşmanı olarak Anadolu’nun Kuzey bölgelerinde hakimiyetini sürdürür. Pontus Kralı Mithradates’in 60 yıllık direnişi, sonradan imparator olacak Pompeus’un seferi ile son bulur. Mithrades’in boyunduruğundan kurtulan Bithynia Krallığı da kendi isteği ile Roma Cumhuriyeti’ne M.Ö. 33’te katılır. Ancak Roma Cumhuriyeti, Anadolu’da güçlendikçe orduların başında savaşa katılan konsüller de gittikçe kuvvetlenip, Roma’yı da tehdit edecek güce erişirler. Nitekim Pompeus, Ceasar ve Cassius bu dönem sonunda M.Ö. 60’da Roma’nın ilk Triumvirate’sini kurup, Roma İmparatorluk döneminin yolunu açarlar.
Anadolu’nun tamamı Roma idaresine geçmiştir geçmesine ama Roma artık Roma değildir. Roma artık bir Doğu imparatorluğudur. Appianos’un Roma Tarihi, modern tarihin gelişmesine birinci elden tanıklık etmektedir. Çağlar boyunca Anadolu’daki gelişmeleri merak eden ve günümüzdeki Helenistik tarih anlayışını sorgulamak isteyen dinleyicilerimize Appianos’un Roma Tarihi’ne de göz atmalarını tavsiye ederim. Bu konuda bir diğer eser de Sicilyalı Diodorus’un 40 ciltlik Bibliotheke Historike, Tarihin Kütüphanesi adlı eseridir. Maalesef henüz Türkçeye çevirisi yapılmamış olan bu eserde de, günümüz adetlerinin nerelerden gelmiş olacağına dair ip uçları olduğunu söyleyebilirim. Umarım yakında bu kitabın da bizimle ilgili bölümleri okuyucularımıza ulaştırılır. Haftaya Amasyalı coğrafyacı Strabon’un kitabında buluşmak üzere hoşça kalın.
Kadim Anadolu Eserlerinden Seçmeler programında adı geçen eserler:
- Roma Tarihi - Krallar, İtalya, Samnitler, Keltler, Sicilya ve Adalar, Appianos, Eski Yunanca aslından çev. Okan Demir, Pinhan Yayıncılık, 2022
- Hellenistik Dünyada Roma, Appianos, Eski Yunanca aslından çev. Okan Demir, Pinhan Yayıncılık, 2022
- Diodoros of Sicily: Bibliotheke Historike, Diodoros of Sicily, çev. Phillip Harding, Cambridge University Press, 2021